bir örnek dosya linki verin biz de bir deneyelim.

gerçi şu an okuduğuma baktım da pc den, pdf de sıkıntı var. mobi yapsak acaba düzelir mi?

Dosyayı taradıktan sonra dönüştürken gerekli düzeltmeleri yapmamışlar, o nedenle hangi formata çevirirseniz çevirin sorunlu olacaktır sanırım.

bu tarz sorunlar yaşamayacağım pdf ler var mıdır? hemen hemen hepsinde bu sorun var gibi?

pdf'leri drekt mobi formatına çevirdiğinde genelde başı kıçı kaymış oluyor. Kök dosya ne kadar mobi'ye çevirmeye elverişliyse o kadar sağlıklı bir çevrim oluyor.

Elindeki PDF dosyayı aşağıdaki online converter siteden text formatına çevir. Sonra text formatından mobi'ye çevirmeyi dene. Her pdf'te olmasa da çoğu pdf'i en sağlıklı bu şekilde çevirebilirisin.

www.newocr.com

yan flüt bu üçünde bana en yakın olan.

yan flüt romantik, klarinet damar, ney dindar gibi düşün.

yan flüt teknik açısından üçünün en kolayı (tabii virtüöz seviyesinden falan bahsetmiyorum)
ney çalmanın havası bi başka
ama hüsnü şenlendiriciye rağmen klarnet çalan hala çok fazla değil (hele sibemol klarnet)

klarinet...en fazla kullanım alanı onun var. her tür müziğe gider.

Önerim klarinet. Ney, üçü arasında teknik ve armonik olarak en farklı olanı. Koma sesler, kullanılan makamlar, üfleme tekniği vs. batı müziği enstrumanlarından oldukça farklı. Yan flüt ve klarinet arasında da klarinet, temas ettiği müzikal çeşitlilik olarak en geniş olanı. jazz'dan oyun havasına, klasik müzikten uzun havaya kadar pek çok müzik türünün içinde. Bu ne demek? klarinet çalarak bu müzik türlerinin armonik yapılarını da öğrenebilirsin demek.

çalmak istediğiniz müziği düşünün ona göre karar verin. klarinet öğrenidkten sonra örneğin saksafon çalmak da size o kadar yabancı gelmeyecektir. Ya da ney öğrendikten sonra kaval, balaban vs gibi entrumanlar da size daha yakın gelecektir.

Kapıyı pardesüyle aç, içinde sadece jartiyer olsun. Müziği boşver.

daha once sevistin mi?

erkeğim la ben. 28 yaşındayım.
evet daha önce de seviştim.

sadece yaratıcı fikirler istiyorum, dalga geçmeyin amk.

sevişme müziği dedimmidi olay barry white'tır. Tey gidi rahmetli, nice halvetlere şahitlik etmiştir kadife sesi.

mesela şununla giriş yapıp;

www.youtube.com

kıvama geldikten sonra şununla olaya girebilirsiniz;

www.youtube.com

19 yaşında pelin hayal etmiştik biz :D yahu erkeksen niye aldın bu nicki?

oha kocaman adammış bi de lan.
önce pelin 19 u bi açıkla bence, duyuruya bi açıklama borçlusun mayk!

barry white çok iyiymiş teşekkürler :)

"pelin 19" inci sözlük zamanlarında trollük amaçlı alınmıştı, öyle de kaldı :)

19 = 19 cm gibi birşey mi :)

19 cm değil de işte pelin 19 seksi dikkat çekici bi nick olacaktı hesapta. oldu da sanırım :)

ya aranızda hayal gücü yüksek arkadaşlar yok mudur konuya odaklansak?

cakabo'nun önerisi bence hala en iyisi...

bence çok kasma. doğal ol. romantiksen romantiksindir, değilsen olmak için çabalayınca bazen itici olabiliyor. bir de ne yaparsan yap ama sevişmek hiç önemli değilmiş gibi davran yani asıl amacın güzel vakit geçirmek olsun, sevişirseniz bonusu olsun o işin bilmem anlatabildim mi :P

*porno hazırla
*masaj yağı al
*dildo al

uzar gider böyle...
Sanırım geç kaldım :/

loş ışık olsun evde. sessiz olsun, temiz olsun, hoş bir kokusu olsun. normalden bir kaç derece daha sıcak olsun. şu gibi müzikler tercih edebilirsin : jamaica days - skye

film olsun kenarda. duruma göre izleyebilirsiniz. bahsedildiği gibi spontane gelişsin ve samimi olsun. belki yemek yapabilirsin. loş ışık + yemek + müzik denkleminde eksik olan şey şarap oldu. onu da ekle. yaratıcı olmak zorunda mısın? klasikten şaşma bence

Üzücü.

elbette kdv'ye tabi olursunuz. Küşat, ithal ettiğiniz malın, gümrük müşavirlerince beyanname açılmadan önce, beyannamede hangi tarife üzerinden işlem yapacakları, malın tam niteliğini beyanname hazırlamadan önce görmelerini, ölçmelerini tartmalarını sağlayan bir yöntemdir.

Özet geçiyorum; küşat bir ticaret yapma yöntemi değildir ve elbette kdv'ye tabidir.

p90x niye yanlis olsun tam aradigin sey iste. hakkiyla yapabiliyorsan buyur meydan senin.

spor salonundan neden urkuyorsun bu kadar? evde hic bir sey yapamazsin, bak buraya yaziyorum. bir sene sonra gel beni gor, "hakliymissin abi, bi mok olmadi, olamadi, olmuyormus. hollywood yildizlari gibi private gym yapmadiktan sonra bir odaya" diyeceksin.

ihtiyacın olan tek şey rutin. eğer sıkılmadan, bıkmadan ve vazgeçmeden rutini sürdürürsen salona bilmemneye ihtiyacın kalmaz. al buyur, adamlar pıroğramı vermiş. uygula dediklerini kendine uyarlayıp (sayıları düşür mesela.) istediğinden fazlası sende olsun. tek ihtiyacın olan bir park.

www.youtube.com

yıllardır bu işi içindeyim kaslanıyım fit olayım diyorsan illa ki spor salonu. diğer şeyler bana fasa fiso geliyor belki yanlış düşünüyorumdur ama olmuyor üstat. biz de denedik zamanında yerinde sayıyorsun. salona gidip acı çekmen gerekiyor.

Benim kuzen ufakken tahta mandallar ve mukkavva ile değişik değişik yapılar yapıyordu. Lan harika şeyler çıkıyordu ortaya. Tavsiye ederim.

bitkili akvaryum. biraz masraf edersiniz ama orman gibi oldugu zaman, priceless.

evde domates biber yetistirin.
model ucak yapin. turk hava kurumu 1 2 liraya satiyor tum malzemeleriyle beraber
ahsap isiyle ugrasabilirsiniz..

herhangi bir enstruman çalmayı öğrenme işine giriş. çok zahmetli olmasına karşın sonunda elde edeceğin şey sadece vitrinde sergileyeceğin birşeyden ziyade bildiğin dillerde ifade edemediğin şeyleri anlatabileceğin bir dil olacak.

Elinizde pek somut bir şey olmaz ama go oynayabilirsiniz.

zevklerinizi keşfedin öncelikle efenim mesela bana kalsa işim gücüm olmasa, kabak kemane kursuna giderim bayılıyorum namussuzun sesine.. sizin de böyle bayıldığınız ettiğiniz hayranlık duyduğunuz bir enstrüman varsa öğrenmeye çalışın.
bunun dışında ben mesela dillere meraklıyımdır yunancaya sardım bu aralar yunanca kursuna giderdim..
ama sizi tanımıyoruz, zevklerinize ilgi alanlarınıza göre yönlendirme yapamıyoruz bir neyi sevip sevmediğinizin keşfine çıkın derim.

benim aklıma resim çizmek geldi. kara kalem, suluboya veya tuval üzerine akrilik ya da yağlıboya çalışmalar .. elinde somut bişeylerde olur.. hatta bakarsın bir sergi açarsın?

keman kursuna git.

Eline somut bir sey gecsin, saatlerce onunla ugrasayim, egleneyim istiyorsun anladigim kadariyla... Ilginc! : )

Neyse, ben derim ki satip para kazanabilecegin, hic olmadi aldigin malzemenin parasini cikaracak bir sey olsun.

Tabiki Puzzle.

Bağlaç.

www.tdk.gov.tr

soru başilığa cevap. en çok yapılan hata bu bana göre.

"tek tek linkini bulup koca koca metini okumak istemiyorum."

okumamak. en buyuk hata bu.

tek tek linkini bulup koca koca metni okumak iste. buna dikkat et.

sonra vay efendim niye şutladılar beni oluyor.

tamam. vurmayın. öldüm.

dedirten

yazmaya başlamadan önce bol bol bol oku bir süre,
"dedirten kalıbı" diye birşey var, kullanma,
başlarda emin olamadığın tanımlar da bkz kullan.

(bkz: hatalı entry örnekleri)

okumaya üşeniyorsan, çok kısa bir süre içinde bedava mil kazanıp sourlines ile ücretsiz seyahat edebilirsin.

sürekli anket ve bkz entrysi girersen en ufak bir hatanda şutlarlar.

robert baratheon'un kral muhafızlarının amiri.

en son şişko zenciyi öldürdü ve gemisini aldı.

harrenhal'du.

1- Selmy Barristan. En iyi şövalyelerden biri, Robert ölünce ana oğul kendi adamlarından birini muhafız yapmak için onu emekli ettiler ki Kingsguard olayında normalde ölene kadar emekli olmazsın, büyük hakaret yani aslında.

Edit: Oha Selmy Barristan demişim, Barristan Selmy, evet.

1- (bkz: barristan selmy) kendisini emekli ettiklerinde kılıcını jofrey piçinin önüne atarak "benim kılıcımı da tahtınıza ekleyebilirsiniz" demişti. demir taht, düşmanların kılıçlarından mamül olduğu için bunun manası, "artık senin düşmanınım ve ecdadını sikmeye yeminler ettim " olarak düşünülebilir. kendisi için, sadece kırmızı rengi kullanan bir ressam derler.

3 - stark'ın gittiği yer, lannister'ın en son kamp kurduğu, arya stark'ın jaqen h'ghar yardımıyla kaçtığı kale.

bilgisarin varsa pdf seklinde indirip okuyabilirsin. Eger evrim teorisi'nin kendisini ogrenmek istiyorsan, en saglam kaynak wikipedia olacaktir. Sayfa korumali o yuzden bilgiler saglam.

en.wikipedia.org

Bence kör saatçi ile başlayın. Temelden başlıyor çünkü. Öncesinde 1 saat gen nedir, dna, rna nasıl bir şeydir diye araştırma yapmanız yeterli. Tanrı Yangılısı'nı da ihmal etmeyin.

www.tahribat.com
richarddawkins-turkey.blogspot.com

Evrim ağacını unutmayalım.

evrimagaci.org

@latios
hocam okumayı denedim ama ekran gözümün içine ediyor.kitabını alayım diyorum.ayrıca wikipedia dan okuyamıyacağım nickten anlaşılacağı üzere ama türkçesini okuyacağım.Teşekkürler
Ben kör saatçinin pdf sinin ilk 20-30 sayfasını okudum.uslübu hoşuma gitti ve pdf okuyamayınca kitabını almak istedim.

Derdimi yanlış mı anlattım acaba?
teşekküler güzel kaynaklar vermişsiniz ama ben kitabını almak istiyorum.e-siz olanını.ASıl sorumda şu kör saatçiyi aslıhan pasajında bulabilirmiyim?İstanbulun bir ucunda oturuyorum gidiğ gelmek çok zaman alıyor.

@pardonan teşekkürler lise bilgisyle biliyorum geni dnayı.yeterli olur sanırım.

gen bencildir guzel kitap. yalniz biraz fanteziye kaciyor ara ara. ben arkadasim sayesinde okudum.
kor saatci pek herkesin okuyabilecegi kitap degil. cogu kismi sikici.
turlerin kokeni'ne ise hic baslama derim biyolojiyle ileri derecede ilgilenmiyosan.

aralarinda yine en kapsamlisi kor saatci tabii ki. evrim teorisinin ne oldugunu onunla anlayabilirsin.
dnr'dan almistim ben gecen yil.

darwin iyidir, hostur ama ondan baslarsan sikilabilirsin sanki. yani biraz "e ben bunu zaten biliyorum" gibi hissediyorsun cunku adamin fikri zaten okulda, surda burda ogretilmis. onun icin once gen bencildir, genome (matt ridley), evolution in four dimensions (jablonka and lamb), hatta darwin ve sonrasi (s. j. gould) gibi kitaplari okuyup sonra genel kultur niyetine darwin'e donmek daha mantikli bence.

not: nadirkitap.com'da her sey var hocam.

bunların dışında bilimsel düşünceyi daha iyi anlamak ve bakış açınızı genişletmek için ; (bkz: the demon haunted world)

camii yapılıyor çok eğlendiniz dünya fani birazda ibadet edin diye.

asıl mesele cami de değil aslında kocaman bi avm yapmayı planlıyolar oraya taksim meydanı da bi nevi özelleştirilecek gibi yani ondan bu tantana

yine rantsal bir dönüşüm mevzubahis.

taksimicinayagakalk.com

bende karşıyım hacı sabah işe zaten zar zor geliyoruz bide çal çamur eklenince.

gül gibi park olarak kullanılan alan avm oluyor bir, ikincisi taksim meydan düzenlemesi camiye yol açıp maksem'in arkasındaki otoparkı camiye çeviriyor. Bana asıl koyan bu avm. sırf demirören avm yüzünden dikkat edin istiklal caddesinde tüm zemin bozuldu.

İstiklalin zemini hep berbat zaten, meydan kısmı da kötü bence, yeni yapılacak durumda trafiğin alta inmesi iyi olur,

yapılacak olan topçu kışlasının kentsel dönüşüm çerçevesinde hiçbir mantıklı izahı yok. bir parkı yıkıp yok etmek ve onun yerine tarihi anlamda büyük bir değeri olmayan bir yapıyı dikmek sadece inatla ve rant hırsıyla açıklanabilir.

bir yapıyı restore etmekle, tamamen yeniden yapmak arasında büyük fark var. şehir ve bölge planlamacısı birisinin yazısı da vardı da şimdi bulamıyorum. fakat kısaca yapılan yapı aslında doğal olarak topçu kışlası falan olmayacak. tamamen kitsch bir yapı. aslına uygun şekilde sözde inşaat edilecek.
demirören alışveriş merkezi ne kadar tarihiyse ve mimari olarak nasılsa bu da ancak onun kadar olabilecek. gereksiz bir inat. tarhie değer verme safsatasıyla gereksiz bir rant hırsı. helal ama. yapmayın desen "ECDATLARIMIZ" diye başlayıp "III. Selim"den çıkarlar.

sıra ile cevap vermeye çalışayım..
Cami yapımı: cami taksim meydanına yapılmayacak, tam olarak yerini bilmeden atıp tutanlar için tam olarak yeri şuradadır: im.haberturk.com

AVM: bu alışveriş merkezi topçu kışlasıdır, oraya kışlayı yapıp içine asker mi koyulmalı ? tam olarak resimde nasıl olduğunu görebilirsiniz: www.birgun.net

Çamur: inşaat olmadan ev olmaz, çamur/kir/pas olmadan nasıl gelişmesini bekliyorsunuz

Parkın AVM olması: yukarıdaki resimde gördüğünüz gibi, park yerli yerinde, gidip oturunca size oradan kalk diyen çıkmaz

Taksim zemin: zemin sıkıntılı, ama zemini yapmaya çalışsan yine kulp bulacaklardır.

Kuruntulara yeterince cevap verebilmişimdir umarım. Neyin ne olmadığını bilmeden atıp tutmak işimiz olmuş

Parkın AVM olması: yukarıdaki resimde gördüğünüz gibi, park yerli yerinde, gidip oturunca size oradan kalk diyen çıkmaz

tamamda kardeşim avmnin içindeki parkı ne yapıyım insanlar parka kafa dinlemeye gidiyor. Adamlar oraya dükkan koyucak bir sürü kalabalık olucak şimdi gezi parkı sessiz sakin harika bi yerdi. zannediyor musun o yapı yapıldıktan sonra aynı gezi parkı olacak

benim cevabım anlaşılmamış sanırım o yüzden başka bir cevap yazıyorum. topçu kışlasının içerisine asker koyup koymamak önemli değil.

yapılacak topçu kışlasının kentsel dönüşüm çerçevesinde hiçbir mantıklı izahı yok. tarihi bir yapıyı restore etmiyorsunuz. 80 yıl önce yıkılmış bir yapının ismini vererek bambaşk bir yapı inşaa ediyorsunuz. bunu yaparken bir şehrin en önemli ihtyiaçlarından biri olan bilhassa istanbul gibi şehir içinde yeşil alan eksikliği çekilen bir yeri talan ediyorsunuz.

bir de neyin ne olduğunu bilen mimarlar tarafından haberturk.com linkiyle açıklanmadan kısa ama açıklayıcı yazılan bir yazıyı paylaşıyorum. zira dediklerimin anlaşılmasının yine mümkün olmayacağından korkuyorum.

www.mo.org.tr

tl;dr denirse diye söylüyorum "Yıkılmış ve Günümüze Herhangi Bir Kalıntısı Kalmamış Tarihî Yapının Tescili ve Yeniden Yapımı" başlığı okumanız da yeterli olabilir. gerçekten de neyin ne olduğunu bilip bilmeden atıp tutmak işimiz olmuş. bilhassa mimarlık ve şehir planlamacılığına dair zerre haberimiz yokken bunu yapmak.

topçu kışlası tarihi binası
cdncms.zaman.com.tr

trafik aşağıya inerse iyi ama otobüs durakları da yer altına alınırsa kötü. egzoz dumanından telef olur orada otobüs bekleyecek insanlar.

ne mimarlara, ne şehir bölge planlamacılara ne de bu şehirde yaşayanlara sorulmadan, tepeden inme yapılan bir proje. bunun için ne mimari bir yarışma düzenlendi ne alternatif projeler üretildi ne de bu projeler insanların onayına sunuldu.

aslında alışılmışın dışında bir şey de olmadı. farklı fikirler önceden de siklenmiyordu şimdi de siklenmedi. sıkıntı bu.

trafigi asagi alip ustu yayalastirmak artik yavas yavas terk edilen bir yaklasim. Su anki haliyle taksim korkutucu bir kaos gibi gorunuyor size ama bu aslinda yasayan ve isleyen tam bir modern metropol kentsel mekani olmasindan ileri geliyor. Yeni duzenlemenin getirecegi bosluk malesef ayni kompleksiteyi icermedigi icin hem istanbul onemli bir karsilasma/catisma mekanini makbederken anlamsizca buyuk ve bos bir alan kazanacak.
Soyle bir ornek vereyim; yollarin olmadigi bir taksimde bir gosteri duzenlendi diyelim. Hayat yerin altinda kaldigi yerden akmaya devam ederken yukarda toplanan kalabaligin sozlerini kimse dinler mi? Taksim bir dugum noktasi ve bu dugum cozulurse kamu yasantisi bir anlamda fakirlesir.

Topcu kislasinin eski binanan kabugunda yeniden insasi da bir baska tartisma konusu. Rant arayisi oldugunu gormemek icin aptal olmak lazim tabi ama bana kalirsa bu isin tepeden inme yapilmasi esas sikinti. Orda hem bu rant acligini tatmin edecek, hem de kamuya fayda saglayacak bir bina da tasarlabilirdi pek ala ama hic tartisilmadi bile.

hayır bitişik..

@kennym

anlam değişmiyor ama ?

de, da yerine 'dahi' kullan, anlam degisiyorsa bitisik yazilir, degismiyorsa zaten hic onun olmamistir, ayri yazilir.

de ayrı olunca cümlede anlam bütünlğü olmuyor ki
nerede kimde? brent petrolde manası var burada (yok mu yoksa, biz mi yanlış anlıyoruz?)

de ayrı olursa, ahmet de mehmet de hatta veli de yapıyor bu işleri manası gelir cümleye.

@spy of soul

nasıl değişmiyor anlam yav

"brent petrol dahi (bile) uzun pozisyonlarını..."

de bitişik. yazıda, Brand Patrol'ün ayrıca uzun pozisyonlarını artırdığından değil hedge fon ve yatırım fonlarının, Brent Petrol "üzerindeki" uzun pozisyonlarını arttırdığından bahsediyor.

buradaki -de bildiğimiz çekim eki. Daha tanımlayıcı olursak buradaki -de hâl ekinin bulunma hâli. Şöyle ki (kaynak: vikipedi),

Türkçede ismin beş hâli vardır: yalın hâl (eksiz), belirtme hâli (-i), yönelme hâli (-e), bulunma hâli (-de), ayrılma hâli (-den).
Buzdolabı bozulmuş. (yalın)
Şu defteri verir misin? (belirtme)
Üzümleri sepete koydum. (Yönelme)
Kalemliğim sende kalmış. (bulunma)
Evden geliyorum. (ayrılma)

Sonuç olarak, buradaki -de çekim eki olduğundan bitişik yazılmalıdır.

hazır ucuzken karides alıp hafif haşlayıp temizleyin. yemeseniz bile buzluğa atarsınız.

karidesi evde yapınca olmuyo derin kap yok kızarcak. babam balıkçı lokantada kızgın yağa bir atıyo'. ama boyu uzun tencerede. karides aşağı inip yukarı çıkana kadar kızarıyo evdeki tencerede istediğim sonucu alamıyorum hem de balığı yiyorum zaten her türlü.

Madem yemeği hazırladın bari sufle yap.

yaprak sarıp buzluğa atın paket paket... lazım oldukça çıkarır pişirirsiniz?

aynı şekilde sigara böreği hazırlayabilirsiniz, acil durumlarda işe yarıyorlar.

tencerenin içine biraz su, içinde de biraz sirke koyup bir limon sıkın ve kaynatın.

çamaşır suyuyla ve sıcak suyla biraz bekletin. Sonra bulaşık deterjanıyla yıkayın. Evet çok kimyasal ama işe yarıyor.

sirke veya çok az yumuşatıcıyı suyla kaynasın hem evin içide mis gibi kokar.

katlanıyor ama katlanık hali de çok yer kaplıyor bilginize...
çalışırken çok ses çıkartıyor, evet...
faturada pek bir oynama yapmamıştı benim...

neyleyim çok ses derken ?

Koşu bandı pişmanlıktır.

Yanında verdikleri mekik aleti hiç bir işe yaramıyor desem yeridir, tabii 6 yaşındaysanız belki işinize yarar.

Alma, alma, alma.

Sauna kemer 10 lira bile etmeyen dandik, leş gibi kokan bez parçası, sanıyorum ki masaj aletide dandik bir şey çıkacaktır.

haydaaaaaaaa ulan bi şey alalım dedik. herkes kötülüyor. ya evde koşmak istiyorum hacılar. başka türlü koşmuyorum. harbi almiyim mi ?

her velet katlanmiyor ama ornekteki velet katlaniyor.

elektrik faturasina pek etki etmiyor.

Gurultu kismi da biraz zemine bagli. ben parke ustunde tepinmek zorunda kaldigim icin cok fazla gurultu yapiyordu misal. daha sert bir zeminde olsa ses yapacaktir ama. zaten kostururken ustune her bastiginizda bir gurultu oluyor.


hepsinin disinda tavsiyem, sakin bu kadar paralar verip almayin. mutlaka ama mutlaka ikinci el alin. tek bir devamliligi olan kosu bandi hikayesi bile yasanmamistir. ilk heveslerin ardindan elbise askiligi olarak kullanacaginiz bir cihaza maddi durumunuzdan bagimsiz asla bu kadar paralar vermeyin.
ikinci el alin. askilik zamanlari gelince de satarsiniz.

çok ses derken, gayet gürültülü bir alet demek istedim...

askılık olacak 2 ay sonra +1

dünyanın ikinci eli en temiz, en garanti aleti koşu bandı olabilir. bu yüzden alınacaksa tavsiyem ikinci el.

ulan her cevapta ayrı bişiler öğreniyorum. kanser yapıyomu bu alet desem evet dicek birileri sanırım. ne pis bi aletmiş lan.

la vita e bella?

schindler's list

schindler's list.
la vita e bella.
the boy in the striped pyjamas.
letters from iwo jima.

das boot

stalingrad

(bkz: the thin red line)

the great dictator her zaman bir numaradadir.

www.imdb.com izle bunu burdada yahudileri şey yapıyolar

www.boxofficemojo.com
www.imdb.com

www.imdb.com

www.screenjunkies.com

tam kan değil de filtre takıp trombosit filan nakledeceklerdir (damarların uygun olması gerek misal trombosit için)
gerçi ameliyatta değil kemik iliği naklinde filan gerekli olur trambosit :) ne ameliyatı olacağını bileydik daha güzel akıl yürütürdük.

vücut ağırlığı 50 kg dan az olanlardan kan alınmıyor. bunu garantilemek için erkek donör istemişlerdir.

1. hiçbi anlamı olmayabilir.
2. hasta tercihi olabilir.
3. erkeklerin hemoglobin değerleri daha yüksek olduğu içindir. böylece daha az kan naklederek daha çok hemoglobin aktarılacaktır.
4. ab+ grubuna özel bi durum olarak, erkek-kadın uyuşmazlığı nakledilen kanın kalitesini bozuyordur.

bence 3. ama diğerleri de olabilir.

erkeklerin trombosit oranlarının kadınlara oranla daha fazla olduğu için erkek istiyorlar diye biliyorum.

Edit: Beyin ameliyatı imiş...

bu kız 20'lerinde (eğer deniz özbey'se bile pot kırmamış sayılırım)

evet başka bir kadınmış.

değil yahu...

değil yani. oysa vay photoshopun kemüğüne...

Can Gox - My Woman

www.youtube.com

kaybedenler kulübü soundtracki değil miydi?

rochas da güzel ama bir hugo boss değil sonuçta.

iyidir güzeldir öneririm.

kalicilikla pek iliskilendirmeyin parfümü.

kaliciliktan ziyade kalici kaldigi süre icindeki koku degisimleri olmali düsünülmesi gereken. ki kalicilik genelde zaten belli standartlari olan bir seydir, yani son kullanici nezdinde kullanici parametrelerine bagli daha cok.

see by chloe

jean paul le male

önümüz bahar, yaz. rochas çok ağır kaçar. zaten her 3 kişiden 5'inin üzerinde. bir de siz alıp sıcak havalrda o ağır karamel, baharat kokusuyla insanları bunaltmayın.

rochas güzelde hacı 1 ay sonra kullanamazsın. sıcak hava için fazla ağır.

carolina herrera ch
yves saint laurent la nuit del homme
Christian Dior - Dior Homme Intense
özellikle dior homme intense son derece kalıcı bir parfüm.

dans degil de pantomim var ama?

evet sanırım pandomim aradığım şey, teşekkürler.

80 lerde meşhur bir de electric boogie vardı. bu olabilir mi ?

www.youtube.com

youtube ta yeni başlayanlar için tutorial'lar var. baktınız mı?

bir ayak önde olsun. belinizi ileri geri hareket ettireceksiniz.
ya da
bir ayak biraz önde ama sağ ya da sol tarafa açık, bel sağ-sol hareket ettirilecek, tabii dairesel.
çeviriyorsunuz.

iki kitap da kısa zamanda okunup bitirilebilecek kitaplar değil. eğer zamanınız azsa başka bir kitaba başlayın. bu kitapları da yandan geniş geniş okuyun.

okuması kolay olanı hangisi dersen kayıp zamanın izinde bence, gerçi ben tüm ciltlerini okumadım daha param olmadığından alamadım. ulysses'i okurken baya zorlandım. kitapta bir cümle var 40 sayfa. mitolojik göndermeler falan da var ulysses'te. daha zor geldi bana okuması.
swann'ların tarafı'nı al hoşuna giderse diğer kitaplara da geçersin. olmazsa ulysses için uğraşırsın. ulysses sözlüğü vardı bir de onu da al bence yardımcı olur.

ulysses 600 sayfa civarıydı galiba 700 de olabilir ama kayıp zamanın izinde 7 kitap her biri en az 400 sayfa. hazmetme meselesi de hangisi daha çabuk okunur bilemedim. ama ulyssesi oturup öyle sayfalarca okuyamazsın. en azından nevzat erkmen çevirisi için. başka bi basımı daha çıkmıştı geçenlerde o nasıl bilemiyorum. kayıp zamanın izinde için böyle bişi yok oturur istediğin kadar okursun.

Teşekkürler dostlar sayenizde ikisine de başlamama kararı aldım :)

mirket diyeceğim de ayakta uyumuyorlar sanırım.

ayakta uyuyan mirketler ;

www.youtube.com

şehir ya da semt fark etmiyor mu?

en son 1,5 ay kadar önce fethiye'de bakmıştım fiyatlara. en ucuz tansaş ve migros'taydı.

kıprıs

kadıköy civarı.

beşiktaş şair nedim üzerinde bir markette an itibari ile efe yaş üzüm 50 tl

yahu beşiktaşlı olarak isterim ben ama çok zor. hele ki cl yi almak çook çok zor. türkiye liginde karma kadro kursak bence yine alamayız cl yi

fenerbahçeliyim, isterim.

ne var ki? taraftar arasındaki saçma sapan oluşacak sen bunu aldın ben bunu aldım kavgası olmasın diye benim takımım avrupa kupasından mı olsun?

zihin yapısı yanlış. atletico madrid'liye sorsan aynı soruyu real madrid'le alakalı veya manchester city'li adama sorsan united ile alakalı adam ne der? banane ondan ben kupama bakarım der.

akıl bu olmalı.

Biz Uefayı alamasak da galatasarayın ŞLyi almasını isterim.

fenerbahçeliyim.

şartım şurtum yok. fener elense bile cimbom cl'yi alsın. gönül ister ikisi birden alsın tabi ama dediğim gibi biri bile alsa büyük bir olay sonuçta.

tabi ki isterim. galatasaray uefa'yı alacak ki fenerbahçe de bu kupayı almak için kendini yırtacak. galatasaray cl'yi alacak ki fenerbahçe 2 kere almak için uğraşacak. rekabet dediğin budur. rekabet ancak bu şekilde kaliteyi getirir. galatasaray barcelonayı domaltacak ki benim kulübüm de bunun altında kalmamak için kıçını yırtacak. yoksa biz bu kupayı aldık siz bu kupayı aldınız diye değil, size o 5 attı, olsun size de bu 6 sokmuştu diye hangi takım en çok tokatlandı karşılaştırması yaparız.

keşke olsa

takim tutmuyorum, iki takimdan da bir bok olmaz. bir bok olmaz derken alamazlar. yani. tartisma baslatma amacli yazmiyorum, futbolla hic alakam yok. kufretmeyin sonra =D

istemem. net.
fenerliyim

fenerbahçeliyim.

keşke olsa ama öyle bi ihtimal yok bence :D şimdi ingilteredir, ispanyadır bu adamlar her sene hem uefa da hem cl de çeyrek final, yarı final, final oynuyorlar. bu adamlar bu duruma alışık ama bizim millet kırk yılda bir böyle bi başarı yakalayınca hayaller havada uçuşuyor, biraz gerçekçi olmak lazım.

old holborn'ün normal paketinin çıtçıtsız ama jelatinli ve mavisinin kokusunun/tadının da ekşimiş şarabımsı gibi olduğunu hatırlıyorum. bir defa aldım, ama devamlı kullanan arkadaşlarım da vardı onlarınkiler de öyleydi. ben de golden kullanıcısıyım ve pek beğenmemiştim açıkçası.

sarı alacaktın yanlış yapmışsın. çıtçıt ve jelatin yok old holbornlarda.

golden virgina'dan sonra mavi old holborn adamın ciğerini söker. sarı daha iyi bir tercih olurdu. eğer sert gelirse virginia ile harmanlayın. paket bir defa açılınca artık açık hale geliyor.eğer sürekli nemli kalmasını istiyorsanız küçük bir elma dilimi de koyabilirsiniz tütünlerin arasına.

shure se535 kullan hem ses geçirmez hem müzkde dinleyebilirsin :))

www.eksiduyuru.com

horoz için de (bkz: havalı tüfek)

tüfek olayını düşündüm ama zabıtada şikayetim var diye araştırma yapıp benim vurduğumu düşünebilirler, sıkıntı çıkarır o. şöyle sağlam bi kulak tıkacı bulsam horoz da eceliyle ölse sorun ortadan kalkacak gibi. ama anlamadığım insanlar bu kadar mı düşüncesiz oldu yahu!? horoz beslemek istiyorsan git köyüne besle, millet saçmasapan horoz sesi duymak zorunda değil ki.

bence sorun adamda değil zira her yerde cins cins insan var. biri horoz beslemek ister öbürü tapir beslemek ister. sorun, şikayeti sallamayan, gereğini yapmayan zabıtada. ortada hukuk olmayınca evde at da beslerler komodo ejderi de.

hayvan besleme işinin boku çıkmış. horoz nedir anasını satayım :)

www.hizlial.com

zabıta görevlisinin bana son söylediği şey; "horoz sesi duyacağım diye köye gitmek için can atıyorum" olduğunda tüm ümitlerim tükendi zaten. horoz sesinden rahatsız olmam çok garip gelmiş olmalı. keşke bu tür insanlar köyde çiftçilik yapmaya devam etse de herkes huzurlu huzurlu yaşasa.

horoz besleyen komşunun nasıl bir insan evladı olduğunu araştırdım, dengesiz olduğunu söylediler. zabıtanın fiyasko çıkacağını bilseydim hiç şikayet etmeden horoz için 100-200tl teklif edip satarsa satın alıp döve döve öldürürdüm sanırım. şimdi o şansım da kalmadı. :(

kaset ya da taraça.

yarın mekanların çoğunda maç muhabbeti olur ama öyle tezahuratlı bağırmalı galatasaray maçı köyiçinde izlenemez. eğer rakı sofrası kurmaktan ziyade toplaşalım muhabbet edelim bi'şeyler içip yemek yiyelim ise; (bkz: kaset restaurant & cafe)

yıllanmaz. şarabın yıllanması demek, bozulmadan şişede durması demek değildir. elbette şaraplar okside olup sirkeleşmeden şişede uzun yıllar durabilirler ancak bu onların yıllandığı anlamına gelmez. şarabın yıllanması demek, okside oldukça kendi yapısını ve özelliklerini kaybetmeden daha dengeli hale gelmesi demektir.

şöyle diyeyim; dünyadaki şarapların yüzde doksanından fazlasının yıllanma özelliği yoktur.

gayet iyi bence.

ben duyurudan en basic modelini 250 liraya almıştım. istanbulbilişimden daha pahalıya gelmiş yani. gittigidiyor desen ayrı saçma.

peki bir kıllık var mıdır? teşhir ürünü olur, refurbished olur vs.

istanbul bilişimden aldım. teşhir ürünü falan değil, gayet kutusunda sıfır alet. ama tavsiyem eğer istanbulda yaşıyorsan bizzat gidip al. zira adamlarda ürün var ama organizasyon yok. bunu oraya gidince kendin de çıplak gözle görebilirsin. o yüzden kendin gidip alısan gayet sorunsuz bir alışveriş yapmış olursun.

her ikisi de öncelikle altınyıldıza dolayısı ile boynere bağlı markalardır. beymen'in ve beymen bussines'in tüm ürünlerini altınyıldız üretir, tasarımcıları altınyıldız bünyesinde çalışır.ancak son tahlilde bu markalar boyner bünyesine ait markalardır.

ben annemden önce çözülmesi gerektiğini görmüştüm.
bilimsel bir dayanağım olmasa da bizim adet böyle.
çözmelisin yani.

önce bi yoğurt kapı ya da poset gibi bir seyin içine koy biraz da buz gibi olmayan ılık bi su koy 15 dk çözülsün öyle haşla
ben öyle yapıorum yani
direkt sıcak suya atmadım

madem haşlayacaksın neden çözmekle uğraşasın ? daldır kaynar suya. ben her seferinde buzluktan çıkarıp haşlıyorum hiç bir fark da olmuyor.

düdüklü tencerede haşlayacaksan çözdürmene gerek yok ancak tencerede haşlayacaksan biraz sıcak suda beklet ve haşla.

haşlamadan önce çözmemizdeki mantık nedir? neyi olumsuz etkiliyor doğrudan haşlamak?

gerek yok. Çünkü tavuk göğsünun pişmesi için en az yarım saat kadar haşlanması gerekir. Bu süre zarfında da zaten tamamen çözülmüş olur.

Kızartma yapılacaksa veya fırınlanacaksa çözdürülmesi idealdir. Dışı ve içinin aynı şekilde pişmiş olması içindir. Aksi takdirde içi çiğ kalabilir.

ben her seferinde direkt buzluktan çıkardığım gibi atıyorum çok da güzel oluyor. böyle daha güzel oluyor hatta bana göre.

2.bp.blogspot.com

evet fazlasıyla duygusalım.

yeni nesil formalardan mesela

2.bp.blogspot.com

www.bongdafc.com

www.clubsjerseys.com

sade tasarımları severim, yeni formalar içinde güzel bence.

sırasıyla şu 3 ü favori milli takım formalardır benim için.
lh4.googleusercontent.com
www.kelebekupload.com
www.kelebekupload.com

dünden bugüne borussia dortmund formaları diyelim.


i.dailymail.co.uk

newcastle united:
media3.ligtv.com.tr

galatasarayın bu sezonki kırmızı forması:
4.bp.blogspot.com

chelsea 2006 dış saha
www.classicfootballshirts.co.uk

17 haziran 2010 arjantin-kore maçındaki kore kalecisinin forması
www2.pictures.zimbio.com

www.eckball.de

img.bleacherreport.net

bir kappa gerçeği var gençler. bunu nasıl ıskaladınız. bir roma olsun, italya milli takımı olsun. yazın google totti bi bakın bakalım forma neymiş.

www.footy-boots.com

mükemmel sadelik ve zerafet.

kesinlikle şudur:
tekvazgecilmezim.files.wordpress.com

şu da olabilir: cdn.superfb.com

tabiki hollanda milli takımı formaları.

www.google.com.tr

hepsi birbirinden güzel

www.karakartal.com

15-16 tane futbol formam var ama hayatımda ilk kez bir formayı gördüğümde "hassiktir bunu almam lazım" dedim.

i2.mirror.co.uk

Kaşıyaka'nın 100. yıl forması

www.barcin.com

Cildinin "daha sıcak" ve "daha soğuk" algısı temas ettiğin maddenin ısı iletkenliğinden gayrıdır. Mesela bir otobüsün içine her şey aynı sıcaklıkta olsa da demire dokunduğunda çok soğuk hissedersin çünkü demirde ısı iletkenliği ve ısı iletim hızı fazladır, elindeki ısıyı daha çabuk çeker.

suda derken yüzerken mi içerken mi?

genel olarak. mesela çamaşır makinesinde 30 derece soğuk olarak geçer ya.

şimdi oral bölgenin sıcaklığı yüzeyel deriye nazaran daha fazladır.koltuk altından bile daha fazladır yani 1-2 derece. içerken ki kısımıyla alakalı olarak ilk teorim bu.
ikincisi vücut adaptasyonu. hava sıcaklığına yaklaşık bir kaç dakika içerisinde hemen vücudumuz adapte olur , kan akımı ona göre düzenlenir. mesela 30 derecelik su ilk basta soğuk gelse de bir kaç dakika alışırız vs.
ve tabiki en geçerli teori ise ısı iletimi ilgili olan, adrammeleck'in dediği gibi.

merhaba lise fizik, merhaba fen bilgisi... eğer konuyla ilgili gerçekten meraklıysak bakınız; www.fenokulu.net

sosyalci miyiz?

liseden mezun olalı 6 sene oldu ama evet sözelciydim.

valla az, iki kişiye ortalama ayda 40 lira gelmesi lazım.

kullanım:
3 bilgisayar (günde ~13saat), odalarda tasarruflu ampüller,
günde ~5 saat tv, haftada iki kez çamaşır makinesi,
haftada yarım saat çalışan saç kurutma makinesi,
çay için kettle, ayda 2 kere fırın yemeği, bazen tost makinası
max.'da çalışan buzdolabı
ve aklıma gelmeyenlerle birlikte bu ay 130tl

kombiyle ısınmıyor musunuz? o kombi neyle çalışıyor suyla mı? kıllanılası bir durum. ses etmeyin, vaziyetin safasını sürün. zira söylediğin kadar kullanmanın en az 30 tl'si var. o da senin hatırın için.

3 laptop, 2 elektrik sobası, ara ara televizyon, çamaşır makinesi, buzdolabı ve tasarruf ampülleri ile 42 tl geldi fatura. Elektronik sayaç var.

Kaçak elektrik mi kullanıyoruz diye şüphelenmiyor değilim.

cumlenin tamami olsa daha iyi olur.

salonda atilmis tokat. ciddiyim. baska bir sey olmasi mumkun gozukmuyor.

kibar tokat. entellektüel bir salon beyefendisinin atabileceği şiddette. öyle hayvan gibi kodumu oturtan , suratı pazar yerine çeviren amele tokadı değil. narin, nazenin tokat. hain düşman al sana bomba der gibi...

nasıl yapacağım onu?

frame rate uyuyor mu diye kontrol etmişsindir herhalde?

FPS ayarına dikkat edin, eğer sisteminizde K-Lite Codec Pack yüklüyse film dosyasına sağ tıklayın, "Media Info" sekmesini seçin. Açılan pencerede filmin kaç FPS'de kodlandığı (23.976, 25.000, 29.970 gibi) yazar. Daha sonra bu ayara uygun altyazıyı indirin.

o kadar anlamıyorum ki dediklerinizi ben, hangi program için frame rate ve subtitle editor? nasıl oluyor ayarı bişeysi?

vlc player'ı aç. f,ilmi içine at. araçlar ->ortam bilgisi-> kodlayıcı çözücü ->buradan 'kare hızı'nın karşısında yazana bak. kaç yazıyor? sonra örneğin şu siteye git;www.turkcealtyazi.org filmin adını yazıp bul. ve senin kare hızın yani fps de olan uygun altyazıyı indir.

altyazı bulmakla ilgili sorun yok. türkçe karakter ve senkronize sorunum var.
subtitle editor bişeyi değiştiremedi malesef başlarda senkronize ama sonra yine bozuyor.

senkronizasyon filme uygun fps ye sahip altyazı yoksa kayar. başka altyazı deneyin. hangi filmmiş bu.?

www.imdb.com

film budur.

anladığım kadarıyla şöyle bir sorun var. bu filmin tüm türkçe altyazıları 25 fps. ama sizin elinizdeki film muhtemelen 23.976 ya da 24.975 fps değerde. ancak bu fps değerlerde türkçe altyazı yok. eğer filmi ingilizce altyazı ile izlerim derseniz sorununuz olacağını sanmam. ingilizce altyazılar muhtemelen sorunsuz çalışacak.

yağlı güleş

Muay thai, krav maga, MMA

boks.

güreş ve boks amma uzun süreli yapma şartı ile gerisi tırt.

kickbox da olur. türkçesi "tekme-yumruk" zaten, sokakta olan şey de bu.

muay thai kesinlikle.

Valla judo da fena degildi, en azindan bicak cekerlerse ise yariyor

herhangi bir disiplindeki uzun süreli çalışmalar sizi zaten sokaktaki adamdan üstün kılar. 5 sene kesintisiz herhangi bir disiplinde antreman yapıyorsan zaten sokaktak kavgasına girmezsin bile. sokakta dayağın lezzetlisini yiyenler, gideyim de 3 ayda adam dövmesini öğreneyim diyenlerdir. hiçbr disiplinde üç beş ayda öğrendiklerinle sokakta ağıza ağıza yiyeceğin zumzuktan kaçamazsın. hatta öğrendiklerimi uyguluyayım diye uğraşır büsbütün sopanın tillahını yersin.

biber gazı

(bkz: kavga hatalı sollamadan)

yüze tükürme
tassaklara tekme

muay thai, jijitsu, sambo

muay thai, krav maga, mma +1

Kimse nasıl yazmamış şaşırdım.

Wing Tsun

boks

sokakta sokak dovusu olur onlar hikaye film

hakkiniz kaybolur ve pasaportu teslim etmeniz gerekiyor bu durumda, aksi haller kanuna aykiri.

calismayi biraktiktan sonra tekrar yesil pasaport cikarabilirsiniz.

yok oyle bir şey. aynı durumdaydım aradım sordum hala öğrenciysen pasaport sende kalıyor.
edit: tabi burada konuyu aratırsan herkes serabeten gibi demis, ama bu biraz bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olma durumundan kaynaklanıyor. ilgili yerlerden resmi olarak öğrenebilirsin

aslinda benim cevabim bilgi ve fikir sahibi olmaktan kaynaklaniyor, cünkü hukuken durum bu, muhtemelen project zeroya bilgi veren arkadas pratikte bir sey olmaz anlaminda söylemis.

hukuksal olarak tekrar vurguluyorum, sigorta ödemesi oldugu anda, zorunlu staj ya da egitim amaci haricindeki her durumda sigorta ödendigi anda yesil pasaportun yükümlülügü geregi pasaportun iadesi zorunlu.

anladığım kadarıyla pasaportu teslim etmesek bile, uçak bileti aldığımızda veya pasaport kontrolünde pasaport geçerli olmuyor..doğru mudur?

efenim o bunu demiş beriki bunu demiş demiyoruz. ne diyoruz? mevzuat ne diyor diye bakıyoruz. bir ne görüyoruz?

5682 Sayılı Pasaport Kanununun yukarıda altı çizili olarak gösterilen son fıkra hükmü aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:

“Hususi damgalı pasaport alabilecek durumda bulunanların ergin olmayan veya ergin olsalar dahi yanlarında yaşayıp evli bulunmayan ve iş sahibi olmayan öğrenimi devam eden çocuklarına 25 yaşının ikmaline kadar, yine ergin olsalar dahi yanlarında yaşayıp evli bulunmayan ve iş sahibi olmayan, aynı zamanda bedensel, zihinsel veya ruhsal özürlerinden en az biri nedeniyle sürekli bakıma muhtaç durumda olduğu resmi sağlık kurumlarının düzenlediği sağlık kurulu raporu ile belgelenen çocuklarına da hususi damgalı pasaport verilir.”

gayet açık; sigortalı bir işe girersen yeşil pasaportun ardından el sallıyorsun.

yahu ben mi yanlış anlıyorum acaba? gayet açık bir şekilde "iş sahibi olmayan öğrenimi devam eden çocuklarına 25 yaşının ikmaline kadar" yazıyor. stajını yapmış, şu an sigortası bir şirket tarafından ödenmiyor, 25 yaşın altında ve öğrenci birinden bahsediyoruz. hiç bir şekilde pasaportunu geri vermiyor. yurt dışı meselesine gelirsek, zaten ben de senin gibi master'a başladım yurtdışında. herhangi bir şekilde de sorun çıkmadı.

yurt disina cikildigi anda, aile yanindan tasinma sonucunda ayrica ikametgahin ülke disina cikmasi dolayisi ile yesil pasaport hakki kaybolur.

zorunlu stajlar , sigortada zaten belli oldugu icin yesil pasaport hakki bu sürede devam ederken, istege bagli stajlarda bu zorunluluk ve egitim amaci ortadan kalktigi icin yesil pasaport icin gerekli sartlardan biri olan is sarti kayboluyor ve pasaportun iade edilmesi zorunlulugu doguyor.

kisacasi p. zeronun yaptigi her iki olay da yasal olarak sakincali ve problemli.

özetlersek, yesil pasaport istege bagli staj-islerde ögrencilik devam etse de sigorta ödenmesinden dolayi gecerliligini yitirir, ayrica ikametgah yurt disina tasindigi anda yesil pasaport hakki yine kaybolur. her iki durumda illegal.

yahu ben anlatamiyorum galiba. sıkıntı şurada. örneğin benim yeşil pasaportum yok diyelim, staj yapiyorum alamam. staj yaptım bitti işte o andan itibaren alırım. sigortanızın yattığı dönemde de zaten yeşil pasaportunuz geçerli değil ama stajdan çıktıktan sonra yeni yeşil pasaport alınabiliyor veya staj boyunca pasaport verilmediyse sonrasında kullanılabiliyor. zaten bir kişi stajyer olarak bir şirkete giriyorsa ona kısıtlı sözleşme yapılır. sigorta başlangıç bitiş tarihleri öncesinden belirlenmiştir.

2. durum ise, kim dedi sana ikametgahın yurtdışına taşındığını? tc kimliğine sahip isen yurtdışında yaşadığı sürece türkiyede'ki ikametgahını da tutabiliyorsun. zaten yurtdışında da oturma izni başvurusunda da geldiğin ülke de ikametgahını tutup tutmadığına dair formda özel bölüm var. illegal bir durum yok ortada. internette biraz araştırıp yüzlerce yeşil pasaportla yurtdışında oturma izni almış yaşayan insanları görebilirsin.

@project zero

zaten bahsettim, sigorta gecerli oldugu sürece yesil pasaport alinamaz. ilk cevapta yazmisim.

"hakkiniz kaybolur ve pasaportu teslim etmeniz gerekiyor bu durumda, aksi haller kanuna aykiri.

calismayi biraktiktan sonra tekrar yesil pasaport cikarabilirsiniz."

ama yurt disinda yesil pasaportla vize uaztmakta sorun cikan yerler var mesela fransa zaten türk konsolosluklari da uzatmiyor yesil pasaportlari artik.

fakat bu durum yurt disina tasindiginiz anda ikametgahinizida oraya alma orunluluugunuzu ve bu durumun illegal oldugu gercegini degistirmiyor.

Aynı durumdayım kimseden kesin ve tatmin edici bir bilgi alamadım, @turkishblue ne yaptın acaba?

neye göre kime göre?
yabancı dille aran nasıl? bildiğin başka dil var mı? ne amaçla öğreniyorsun ve üzerine durmak için zamanın var mı?

bence zor değil. ama çok da kolay lokma değil.

yok, 6 günde öğrendim ben.

ben 6 yaşımdan beri italyanca konuşuyorum.

ciao

fransızca biliyosan çok kolay.

fransızcadan ziyade ispanyolcayla daha benzer. fransızcayla fiilleri benziyor ancak onu da konuşma sırasında muhtemelen anlayamazsın. genel olarak ise kolay bir dil olmamakla beraber çok aşırı da zor değil bence.

merhaba, roma'da yaşayan orjinal bir italyanım. ismim alessandro costacurta. italyanca çok zor bir dil. o kadar zor ki italyancayı öğrenebilmek için türkçe öğrendim ama hala italyancayı öğrenemedim :(

çocuğumu keserdim nasıl para olm o öyle var mı ki o kadar para ?

35 milyon dolarım olsaydı değil bunu almak sefaköyü cümle içinde bile kullanmazdım.

gayrimenkule yatırım yapardım ve envayi çeşit apple ürünü, en güzelinden leicalar alırdım sonra illa ki birer nikon f3af, f4, f5, f6, f100 alırdım.

sonra yine nikon d4 ve d800 alırdım sonra işte envayi çeşit en güzelinden lensler...

o abi de sıfırları yanlış yazmış diyeceğim cık olmaz üçlü üçlü ayırmış kesinlikle eğlenmek isteyen birinin işi :)

e5 üzerinde trafiğin her gün tıkandığı bir yerden bahsediyoruz. Kar oranı çok çok yüksektir.

Hesaplayan adam oldum (günde eşit miktarda benzin mazot sattığını öngörerek) günde 60 bin liraya yakın para kazanıyor( benzinin öz kütlesi 0.88, mazotun 0.85 aldım). 35 mio dolar, 62,650,000 tl ediyor. Günde 60 bin liradan bu işletme 4 yıldan kısa bir sürede dönüyor. (işin içindeki abartıyı da düşünürsek 5 yıl) bu durumda fiyat makul.

ki "20 TON PAREKENDE ACIK HESAP CALISAN" kısmını katmadım. Oha lan çok karlı oluyor böyle de. Sanırım ya ben yanlış yaptım ya da ucuz. Hatamı görenler düzeltsin lütfen.

Edit: Vay arkadaş, kıçıma başıma sürerdim desem tik alacakmışım.

Cevap2 o zaman: Hepsiyle bira alır duşumdan yemeğime hayatta sadece bira kullanırdım.

o'nu filan almazdım, gider ada alırdım okyanustan. 3-4 milyon bir şey. kalanı ile de amerikada emlak işlerine girerdim.

ilanımı buraya taşıdığın için teşekkür ederim çok şaşırdım gerçekten :0 benzin fiyatları bizi de mahvetti. 35 milyonu tahsil edip ardahan'a taşınacağım hayırlısıya.

gerçek mi bu :s

dampire haklı, güzel hesaplamış. bence de eder.

asıl merak edilen konu adam neden satıyor, onu araştırmak lazım. kamulaştırma mı var, yoksa izinler falan mı gidici, iyi bakmak lazım hacıtlar.

ha net 35 milyonum olsa hiç bi bok yapmam. ciddiyim. başıma bela almam, gider yıllık bağış yaparım sağa sola, yeni mühendislerin şirket kurmasını falan desteklerim onlardan pay alırım. yatırımcı olurum yani. keyfime bakarım.

@leontikhos

öyle para var, o paranin 40 mislini sadaka olarak veren de var:

www.huffingtonpost.com

@compadrito bill gates e babalık davası açmaya gidiyorum ben

Kredi kartına taksit seçeneği var mı? Fiyatı çok uygun...

O değil de get açmamış, açaymış iyiymiş.

sen çok muhafazakar bir sünniden ve hiç dinle alakası olmayan belki inancı da olmayan ama sorulduğu zaman sünniyim diyen bir müslümandan ortak akıl çıkarmalarını istiyorsun.

kanımca yukarıda bahsedilen iki kişinin uzlaşacağı çerçeve ne kadar darsa alevilerin uzlaşacağı çerçeve de o kadar dardır.

merakına son veremem, istediğin kadar oku yaz merakın geçmeyecek. çünkü herkes kendi sakalına göre tarak vurur. netekim hep diyorum yaradana telefon açıp soramıyoruz. gerçi iyi ki soramıyoruz kesin telefonu yüzümüze kapatırdı.

veleddalin amin.

nasıl bizler aynı kafada değilsek alevilerin hepside aynı kafada değil. benim 5 vakit namaz kılan alevi arkadaşım vardı misal.

alevi değilim ama cevap vermeye çalışayım
- ibadet için illaki cami gerekmez.
- dedelerin alim olmadığını nereden çıkardın
- ibadet için ilaki namaz kılmak gerekmiyor afrikada bir çok kabile var namazlarını dans ederek kılıyorlar müslümanlar
- sazın bir alakası yok varsada ben bilmiyorum
nasıl ki arabistanki sünni müslümanlar ile türkiyedekiler farklı iseler onlarda farklılar
- valla alevilerden çok türkiyedeki sünni müslümanlar yeni bir din kurmuşlar gibi geliyor bana kurandaki din ile alakaları yok.

adettendir not: deisttim

sünnilikle ya da mezheplerle ilgisi olmayan, referans olarak sadece Kuranı kaynak alan birisi olarak soruyorum bunları. Sizin mantığınızla muhafazakar olan alevi de cevap versin, muhafazakar olmayan alevi de cevap versin, ortak aklı ben çıkarayım. Gerçekten anlamak istiyorum, saçma sapan provakatif sorular değil yazdıklarım, ben samimiyim.

ateistler bunu da açıklasın.

benim samimi olmadığımı nerden çıkardın, zaten neyi provoke edeceksin.

sadece kuranı temel alıyorsan bu soru saçma oldu şimdi. kuranda mezhep diyor mu? demiyor. o zaman alayını yok kabul ettik dava düştü. hadi dağılın.

@cecilia
zaten dava orada düşüyor, o konuda bir şüphem yok. sadece yanlış anlaşılmaktan çekindiğim için belirtmek istedim.

@zenigt
-evet cami gerekmez ama farklı isimlerle ötekileştirme söz konusu
-imamlığa da karşıyım, vakti zamanında da alimler önderlik etmiş ama farklı kategorizasyonlar işi farklı olmak namına yapılan şeyler.
-ibadet için namaz gerekiyor ve Kuranda bu durum açıklanıyor. Bazı cem evlerinde süpürgeyle ritüelin bir bölümü icra ediliyordu. bu tür farklılıklar ben müslümanım ama aleviyim diyenler için garip kalıyor.
-saz yine muallakta
-sünnilerin sapkınlıkları da aynı bir konu olur, ne demek istediğini biliyorum :)

Aleviler müslümanız diyorlar ama;
sen yazıya başlarken hatalı giriş yapmışsın bi kere aleviler müslümandır zaten.

dedelerin alim olmadığını nereden çıkardın dedeler imamları suya götürüp susuz getirebilecek kadar alimdir.

'alevilerin ibadeti namaz değil' böyle birşey yok alevilerin kitabı da aynı alevilerde namaz kılar. Kılmıyor iseler sünni bir arkadaş neden kılmıyorsa o nedenden kılmıyorlar.

Oruç ,zekat ve hacılığa gelince bunlar yapılması gereken ibadetler ama aleviler büyükten pek görmediğinden uzak kalmış biraz.

Piyasada alevi kürdüyüm diyeni de var aleviyim ateistim aleviyim şuyum buyum diyen de var böle bazı kendini bilmezler alevileri kötülüyor ancak.

Alevinin sözcük anlamı da : Aliyi seven demektir.

olayın etimolojisine dair ilginç bir okuma.belki bir fikir verir;

yankobey.tumblr.com

not: fenerbahçeliyim

@Caaannn

Dedelerin alim olmadıklarını söylemiyorum, imamlık, cemaate önderlik eden kişiye verilen sıfattır. bilinen ve kabul edilenin dışında bir meslek değildir. madem orada bir cemaat var, neden ona önderlik edenlere kabul görmüş müslümanlık kültürüne aykırı olarak bir ünvan görülüyor mesela?

Ayrıca alevi'nin sözlük anlamının elbette biliyorum. O da ayrı bir noktada tıkanıyor, musayı önder görenler musevi, isayı önder görenler isevi iken, peygamber olmayan birisini de bu genel kültürün aksine sınıflandırmak da ayrı bir durum. o zaman alevilerin muhammed'ten öte ali'yi önder olarak seçtikleri algısı oluşuyor ki bunun öyle olmadığını alevi arkadaşlardan yarım ağız, lafları cımbızla çeke çeke öğrendim mesela.

cami imamlarının %100'ü sünni olduğu ve sadece o mezhep çerçevesinde yetiştiği için.
camilerin birçoğunun sünniler tarafından huzur evi ve alevilere hakaret edecek mekanlar haline geldiği için.
sünniler, özellikle de aşırı uçlarda yaşayan sünniler dini sadece hadislerden ibaret için.
risale-i nur gibi kendine alim diyenin uydurduğu kitap ve hadis yorumlarına kuranla bir tuttukları için ve tamamen izole sünni çevrede yetiştiğin içi olabilir bu anlaşılmazlıklar.

oruç var ancak aleviler 12 gün tutulan oruca ramazan orucundan daha fazla uyuyorlar.
zekat ve hac aynı, değişen bir şey yok.
saz dinden değil geleneklerinden geliyor.

alevilik şiiliğin uzak akrabası gibi bir şey. şiiler namaz kılar ancak onlarında kendine özgü camileri ve ritüelleri var mesela camilerin minareleri kubbe hizasında gibi. yoksa şiiler de aleviler gibi ömer-osman-ebubekir'i sevmezler hatta alevilerden daha fazla nefret ederler. ehl-i beyt sevgileri vardır. muharrem orucu tutarlar.

bana da hep sünnilerin(muhafazakar olanlar) yaptıkları garip gelir.

-her sakallıyı alim/hoca sanırlar.
-ramazan derler ama 11 ayda yemediklerini 1 ayda sahurlarda iftarlarda yerler.
-sürekli bir hoca efendi, bilmem ne hazretleri gibi hz.muhammet devrinden yüzlerce yıl sonra yaşamış insanlara peygamber muamelesi yaparlar.
-güvenilirliği emin olmayan hadislere ayetler kadar itimat ederler.
-her haltı yeyip sonra türban takınca arındıklarına inanırlar.
-1 hafta boyunca aklına her türlü fesatlık gelir ama cuma günü evliya kesilir.

gibi gibi gibi uzatılır...

@17december

ben kurana göre yaşamaya çalışan bir müslüman olarak sünnilerden, özellikleri onları tanıdıkça nefret ettiğim kadar çok az insandan nefret etmeye başlayan birisiyim.

konu, sünniler şahane insanlar, alevilerilere selam bile vermeyin mevzusu değil. aleviliğe mezhepten öte, dinden aşağı konumun uygun görülmesi diye bir durum var mıdır? namaz ibadetine cevap vermediniz mesela. alevilerin dini ritüeli kuran ile örtüşmüyor. ben yanlış biliyorsam bu ibadete ait bir açıklama ya da video gösterebilir misin?

mesela oruç için bakara 185'de ramazan ayı verisine ulaşabiliyoruz. kaynakları kuran ise neden 12 gün tutuyorlar orucu.

lütfen konu işte sünniler de tutuyorlar ama geri kalan 11 ay rerörerö noktasına gelmesin. dediğim gibi sünnilerle karşılaştırma yapmak için sormuyorum. bu tür değişikliklerin neleri referans alarak değiştirildiğini öğrenmek istiyorum.

@Caaannn
Ali ne zaman peygamber oldu? Ali belki iyi bir müslümandı ama peygamber değildi. tıpkı osman, ebubekir, ömer gibi. peygamber olan muhammed bin abdullahtır.

@vito bak üsdat sen referans olarak sünni müslümanları alıyorsun. diyorsun ki eee aleviler namaz kılmıyor ritüelleri farklı peki sen bana kuranda bu şekil namaz kılınacak diye bir ayet gösteremezsin. yok çünkü sadece hadisler ve sünnet var. bakara 185 te nerede yazıyor 12 gün tutulmayacağı sadece tutulması gerektiği yazar al bak o sayılı günler diyor. burada gene sünnet ve hadisler var. 30 günle ilgili.

(O sayılı günler), insanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak Kur’an’ın kendisinde indirildiği Ramazan ayıdır. Öyle ise içinizden kim bu aya ulaşırsa, onu oruçla geçirsin. Kim de hasta veya yolcu olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutsun. Allah, size kolaylık diler, zorluk dilemez. Bu da sayıyı tamamlamanız ve hidayete ulaştırmasına karşılık Allah’ı yüceltmeniz ve şükretmeniz içindir.

ayrıca ısrarla kuranla örtüşmüyor diyorsun peki arabistanda bir çok ülkede 4 kadın serbest bunuda nisa 3.ayeti yorumluyarak yapıyorlar ama bizim diyanet olmaz diyor eee şimdi hangisi doğru arablar mı biz mi yani aradaki yorum farklarından dolayı alevilerin yaptıkları kuranla uyuşmuyor diyemezsin sunnilerin yaptılarıda uyuşmuyor. referans olarak sunnileri alıyorsun sonrada eee uyuşmuyor diyorsun. uyuşmuyor tabi.

@Caaannn

İşte sürekli karşılaştığım tavır bu. Mesela ali neden peygamber, hangi din ona gönderildi de önderliğini yaptı? Yeni bir din varsa o zaman aleviler müslüman değil? Önceki sorularımı yazdım zaten. Açıkla okuyayım, anlamaya çalışayım, empati yapayım. Neden bu konu geçiştiriliyor?

Çekiniyorsan ya da kendini rahat ifade edemiyorsan -ki o da ayrı bir sorunun varlığını ispatlar- bana özelden yaz, anlat. Yeter ki anlat!

ona bakarsak senin saydığın ve dini ritüel dediğin çoğu şey kuranda sadece ismen geçiyor ve nasıl yapılacağı açıklanmamış ve bunun için insanlar hz.muhammedin sünnetini örnek aldıklarını söylüyor ama ''sadece söylüyor'' ... namaz konusuna gelirsek, alevilikte namaz kılınmaz diye bir madde kısıtlama yok ama zamanında oradan soyutlatıldılar onlarda zamanla ibadetlerini bu şekilde yapmaya başladılar. tam olarak kesin bilgilere sahip değilim ancak 4 halife döneminden sonra islamda arap-milliyetçi devrim yapan emevi soyu ve onlardan sonra gelenler bir çok ''dini ritüel'' sandığımız şeyleri getirip islamın içine sokunca insan bazen okuduğundan bile şüphe etmiyor değil.

Alevi değilim baştan onu söyleyim benimki dışarıdan bi bakış açısı
Aleviler müslümanız der ama aynen sünnilerin müslümanlığı gibi bu . Allah-muhammed-ali demeden adım atmayanı da var hiç takmayanı da.

Bence alevilikteki 1 numaralı genel durum şu: alevilik ayrı bir kitabı, ayrı bir peygamberi olan bir din değil. Hz. Ali sünni inancına göre mezhep imamı değil (şiilikten bir numaralı farkı sünni bakış açısıyla bu) ortada sistemli bir kaynak yok. Tek kaynağı Hz. Aliye ve diğer dini büyüklerine mal edilen cönkler ve oniki imam geleneği. Adı üstünde "gelenek"le yaşatılan bir ibadet sistemi var. Elbette bir alevi devletinin olmaması,-aksine türk/islam devletlerinin sünni olması- alevilerin genelde dağda köyde yaşayan yoksul kitleler olması vb. sebepler de var tarihten gelen. Kısacası bu durum sistematiği olmayan, dağınık bir din geleneği olarak yaşanmasına yol açmış aleviliğin (tamamen kendi görüşüm, din alimi değilim)SÜnni islam hiç mi geleneğe dayanmıyor elbette dayanıyor ancak yine de alevilik -tamamen kendi görüşüm- çok daha "sözle ve uygulamayla" aktarılıyor.

Zaten bu sistematik eksiklik bugün bile tam anlaşılmış değil. Birçok insan yörüklerin alevi olanlarında eski şaman inançlarının korunup ehli beyt sevgisiyle harmanlandığını filan söyler. Misal aşure, muharrem orucu filan (tuzlu aşure efendim tatlı olan değil) gibi alevi adetleri bizde de var (yörüğüm) <yörüklerin aleviliği az-çok anlaşılır geliyor bana. Konar göçer bi toplumdan bahsediyoruz örneğin ne camisi?? cem bir çadırda da yapılır gibi gibi
Bu insanların kadına verdikleri değer, tek eşlilik, hemen hepsinde gördüğüm mertlik, dürüstlük ve kul hakkına inanılmaz saygı çok özendiğim şeylerdir örneğin. Bana orta asya adetiyle pirsultan inanç sistemini gayet güzel karmışlar gibi gelir.

Öte yandan bi sürü de kürt alevisi tanıyorum :)) onlarda cem olayını hayatında görmemiş bi sürü insan var. Bence bu insanlarda kürtlük alevilik geleneğinden çok çok daha baskın:)) Yörük olan alevilerde hiç görmediğim bambaşka bi sosyal hayatları var. (tunceli ve sivas apayrı zaten, oralarda sosyal hayat sazın etrafında dönüyor olabilir evet). Yine benim fikrimce alevileri; dini bir inanç olarak aleviliği yaşayanlar, inanç olarak gayet ateist/deist vs olup da kültürel olarak (dedim ya alevilik gelenekle yaşatılıyor zaten)alevi olanlar; bir de tunceli, sivas vs. gibi kürt aleviliğinin olduğu yerlerdeki aleviler olarak ayrı ayrı incelemek lazım.

@zenigt

"Öyle ise içinizden kim bu aya ulaşırsa, onu oruçla geçirsin." onu derken ramazan ayı dışında neyi kastediyor sizce? ayın oruçla geçirilmesi için imsakiye verilmeyecekti değil mi?

Namaz için de maide 6 ve bakara 125'de gereken açıklamalar var. dediğim gibi bunun yapılışındaki farklılıklar aslının doğruluğunu çarpıtmıyor. mesela caferiler secde anında alınlarının altına denk gelecek şekilde taş koyuyor ama yine de secde ediyor. bu durum alevilerde nedir mesela? dediğim gibi sünnileri, hadisleri es geçin.

bence bütün konu bir inanış şeklini net bir kalıba sokma gereksiniminden kaynaklanıyor. yani;

- müslümanlık kuran'da anlatıldığı gibidir;
- aleviler müslüman olduğunu söylüyor;
- ama aleviler kuran'da yazan şeylerin hepsini yapmıyor.
- o zaman aleviler başka bir şeye inanıyor ama ne olduğunu da bize tam olarak söylemiyor.

bence sünni müslümanların çoğu bu mantıkta. mesela onlar için musevilik demek tevrat demek, hristiyanlık demek incil demek. katoliklik demek vatikan demek, ortodoksluk demek istanbul ekümenik patrikliği demek. yani her inancın tek bir tanımı, tek bir açıklaması, tek bir geleneği, sözü, biçimi olmalı anlayışı var. ben buna karşıyım. din dediğimiz şey zaten yüzyıllar boyunca topluma göre şekillenip bugünki halini almış bi' şey. şimdi müslümanlar kızmasın ama kuran'daki "kadınları hafifçe dövün" ayeti bile bugünki dünyanın doğrularına ters gelmeye başlayınca bi' anda "işte orada dövmek geçmiyor aslında, orda arapçada başka bi anlama geliyor" gibi tuhaf savunmalarla kuran günümüzün modern ve medeni dünyasına uyarlanmaya, bi şekilde aklanmaya çalışılıyor. evet, belki kuran yüzyıllardır değişmedi ama algılanış şeklinde her zaman farklılığa gidildiğini zannediyorum zaman içinde.

aleviler, net bir alevilik tanımı yapmıyor bana kalırsa. kafa karışıklığı yaşamanı normal buluyorum. bizim çok sevdiğimiz bi aile dostumuz alevi ve "biz ramazanda oruç tabi ki tutarız, öyle şey mi olurmuş" der. başka bir alevi tanıdığımız ise "ramazanda tutmuyoruz, muharrem ayında tutulur" der.

ben her şeyin bu kadar net, belli bir tanım içinde ve kurallar dizisine bağlı olması gerektiğini düşünmüyorum. alevilik de böyle işte. hiç kimsenin keyfine uygun olmak zorunda da değil (duyuruyu açan arkadaşım, sana değil sözüm). yani aleviler asla sünnileri memnun eden, tatmin eden cevaplar vermek zorunda değiller. nasıl inandıkları, neye inandıkları, islamın bi parçası olup olmadıkları, nerde ve nasıl ibadet ettikleri, kuran'ı, dini, muhammed'i, ali'yi nasıl algıladıkları tamamen ve tamamen kendilerini ilgilendirir ve tekrar söylüyorum, kimseyi verdikleri cevaplarla tatmin etmek zorunda değiller, bana kalırsa. o yüzden alevileri toptan çelişkili, aynı düşünen, aynı şeyleri yapan insanlar gibi bir çatı altına sokmak yanlış geliyor bana.

alevilerin bir oldukları temel şeyler vardır. gerisine karışmazlar, isteyen namaz kılar, isteyen cemevine gider, isteyen kuran okur. benim alevilerde gördüğüm bu..

vito@ bak üsdat yorum farkı işte caferiler öyle yapıyor. afrikadaki müslümanlar dans ederek yapıyor. aleviler sazla yapıyor.

namazla ilgili maide 6 da abdest olayı var ama nasıl namaz kılınması yazmıyor şekil belirtmemiş. bakara 125 te namaz olayı anlatılmış kılın denmiş ama gene bir şekil olayı yok şöyle kılın şöyle yapın yok yani.

oruçla ilgilide "Öyle ise içinizden kim bu aya ulaşırsa, onu oruçla geçirsin." tamam ramazan ayı diyor ama onun nasıl tutulacağıyla ne kadar tutulacağıyla bir şey yok. sünnet ve hadisler var.

@nathanieltroy

dinler, ve semavi kitaplar, yaşamımızın, sosyal hayatın anayasasıdır bence. "kuran referans alınınca her inanılmaz bir kurallar bütünüdür. kesinlikle kuranda her şey yazılmalıdır. mesela ben kaplumbağayı yersem haram yemiş olur muyum?" gibi sorulardan çok yaşam felsefesini teslim olana aktaran bir rehberdir bence. islamiyeti çekilmez hale getirip babalarının dedelerinin dinini, kuran dini diye bireye dayatana ne diyeyim bilmiyorum. ama bunca boşluk, "ben alevi olmak istiyorum. alevi yaşamı bana neyi emreder? referanslarım nelerdir?" denildiği vakit hadisleri bile kaynak almayan birisi için sözlü gelenekler ve kişiden kişiye göre değişen doğrular sizce de çok muğlak tanımlar değil mi? kuralsızlıklar bütünü gibi bir şey ortaya çıkmıyor mu?

@zenigt
"...rukû ve secde edenler için..." diye geçiyor. demek ki namaz için uygun görülenler ruku ve secdeymiş. bunları yapın diyor. ben de özellikle caferi örnek verdim, adam taş da koysa secde ediyor. mesela secdenin anlamı alni, elleri, dizleri yere koymaktır. ruku öne doğru eğilmektir. bana de ki kaç defa bunların tekrarlanacağı yazılmamış demek ki belli bir sayısı yok, kabul edeyim ama bana kafalarına göre dans ediyorlar o da bir ibadet deme. ya da kaynak göster.

oruca gelirsek, hangi ay tutulacağı söyleniyor. gün içerisinde ne kadar tutulacağı da bakara 187'de tarif edilmiş mesela. işin içine hiç sünnet girmiyor bak. hepsi kuranda yazıyor.

Sazla ilgili bilgim var sadece. Bi kaç kez mecburen alevi evlerine gitmiştim. Saz böyle duvara asılı duruyor. Bi kaç fotoğraf da gördüm. Saz sanırım bir çeşit put onların gözünde.

@esenboğa; kusura bakma şahsına konuşmuyorum ama şu kurduğun cümleye müsadenle ohaaa demek istiyorum.

çok pardon.

saygılar.

esenboga hakli, biz de led tv aldik. Duvara astik. Gunde 10 saat ona bakarak ibadet ediyoruz.
Soruya cevap kismina gelirsek, muhafazakar sunnilerden ogrenemeyecegin sey bu mesele. Lisede din kulturu hocam "mezhepler kolayliklardir" derdi. Belki de oyle gercekten. Ama bi mezhebin farz diye yaptigi sey diger mezhepte hic yapilmayan, ya da yapilmasi hos olmayan sey olabiliyor. Demem o ki, sunni mezhebinde digerlerinin hepsinden cok insan olmasi, islamda salt dogru olarak alinmasi gerektigi anlamina gelmez. Alinmasin dindar sunni kardeslerim ama, allah adini anip insan yakan yobaz sunniler de var bu ulkede.

distile edilmiş içkiler şişelendikten sonra aradan bir sene de 11 sene de geçse bozulmazlar. ancak eğer kapağı açık vaziyette hava ile temas ediyorlarsa karakteristik özelliklerini kaybedebilirler. anlattığınız durumdaki tekila at gibidir, kısrak gibidir. binin üstüne vurun kırbacı. yakmaması gibi hadiseler vaziyetten hallice kıllanıp işkillendiğiniz için saykolojik olarak tezahür ettiği kanaatindeyim. gönül rahatlığı ile yabıştırınız.

her türlü gideri var.

(bkz: luba goldina)
(bkz: coşkun şakre)

tek seçenek can gürgül fakat şu sıra istanbulda

kırklareli edirne arası yaklaşık 60 km civarında. eğer arabanız varsa ve her gün bu kadar yolu gidip gelmeyi gözünüz kesiyorsa ya kırklarelinde ya da edirnede birlikte bir eve çıkarsınız. şahsi fikrim bunu denerseniz telef olacağınız yönünde.

usta zor olur be. gerçekten yol yorar sizi. bak bi kendin gör maps.google.com

o yüzden ''ij geree yok bea'' ;)

pipo iç dumanı ciğerine çekmediğinden çok daha zararsız.

(bkz: e-sigara)

tütün ürünlerinin hepsi zararlı. sigara çok pratik bir şey olduğu için uzak durması zor. bu süreçte bence sigara olmasın da ne olursa olsun diye düşünmelisin.

her tütün ürününü periyodik olarak kullandım, pipo kadar ciğeri siken başka bir şey yok. pipo dumanı ciğere çekilir, üstelik hemen hemen her nefeste çekersin sönmemesi için. nerdeyse dumansız nefes almazsın yani.

yine sanılanın aksine nargile bunlardan daha az tahrip edici. dumanının suda süzülüp içine çekilmesi, soğuk duman olması ve sigara gibi kolay içilmemesinden dolayı en zararsızı nargiledir.

robin'in dedigi gibi en zararsizi nargile muhtemelen. hem saf tutun olmamasi hem sudan suzulerek icilmesi hem de her istedigin an icememen den oturu en mantiklisi nargile bence.

ayrica nargilenin soylendigi gibi sigaradan 50 kat zararli oldugu gibi birsey yok. o soylenen tombeki denilen aromasiz nargile. iki kez cekince zaten ne merem bir sey oldugunu anlayip birakirsin

video.google.com

1 saatini ayır ve şunu bir izle. karar vermeni çok kolaylaştırcak.

sayısal loto ise altı adet sayı işaretlemeniz gerekiyor.

işaretlediğiniz 6 sayının hepsinin veya bir kısmının tutması gerekiyor ayrıca.

erol adiguzel'in guzide eserini satin al istersen*

www.ntvmsnbc.com

ikramiyeyi almak için 18 yaşından da büyük olmanız gerekiyor.

içinden gelen sayılara asla güvenmeyeceksin bir kere

Tüm ollasılıkları kullanacaksın. Çeşitli tüm kombinasyon permütasyon ne haltsa artık hepsini kuponlara dolduracaksın. %100 denendi test edildi onaylandı.

bunu bilen birinin var oluğunu, varsa da sana söyleyeceğini düşünmeye devam ederek.

8 11 25 29 34 36

cebe 300 bin tl koyuyorsun. bunun 100 bin tl'si notere 200 bin tl'si de milli piyango idaresinde çekilişi yapan kişiler için. ikramiyenin bölünmemesi için belirlediğin birbirine yakın rakamları adama teslim ediyorsun. rakamlar, ödülün büyüklüğüne ve aranızda yapacağınız anlaşmaya göre değişebilir. ancak teorik olarak lotoyu kesin olarak "en ucuza" kazanma yolu budur.

konuyla ilgili okuma parçası : www.sabah.com.tr

şunu demek istiyorlar aslen.. diyetle de kilo verilir elbet ama diyet ve sporla daha şık verilir, daha kolay verilir.

Spor yapıp diyet yapmadığında vücut kendini aldığın enerji miktarına göre hazırlar. Ortama uyum gösterir, metabolizma kendini ayarlar. Bu sebeple yağ yakmayabilirsin diyet yaparken. spor önemli. verdiğin kilonun nereden yağ götüreceğini bilemezsin. bu cinsiyete göre de değişir, kişiden kişiye göre de. özel bir alanı eritmek istiyorsan oraya yönelik çalışman gerekir.

"özel bir alanı eritmek istiyorsan oraya yönelik çalışman gerekir."

bu cok yanlis. bolgesel yag yakma/kilo verme diye bi sey yoktur. tamamen genetik. yagin nerde depolanacagina vucudun karar verir.

sadece kollari kilolu olan bir arkadasim var mesela. sadece kolunu gorsen 150 kilo herhalde bu kadin dersin.

mekik cekerek gobek erimez yani kisaca.

yani aslında kısaca sormak istediğim sadece diyetle göbek eritmek imkan dahilinde mi değilse niye?

yav sonucta harcadigindan daha az kalori alman yeterli. ama sadece yag yakmiyorsun, ayni anda karbonhidrat ve protein de gidiyor. bu yuzden sporla desteklemen lazim. vucuttaki kas miktari arttikca birim zamanda harcadigin enerji de yukseliyor hem.

yağlar en fazla kas kütlesi yapımında yakılır. vücundaki kas kütlesi uygun bir diyet eşliğinde arttırman demek, sahip olduğun yağların da cayır cayır yakılmaya başlaması demek. vücudunun kas kütlesini bir miktar arttırarak binlerce mekikle yakamayacağın yağ miktarını yakarsın, göbeği eritirsin.bu arada bunu deneyip başarırsan haber et, ben de yapayım.

aç kalınca değişiklik oluyor kesinlikle.
yaşadığım iki durum var ondan biliyorum;

1- sık acıkan biri olarak akşam saat 5-6 gibi acıkıyorum ve işyerinde bir şeyler yiyorum (abur cubur değil, yemek). eve gidince yemek yemiyorum meyve, salata, badem içi,vs tarzı ara yiyecekler yiyorum.

2- hafta sonları beslenmem çok dengesiz oluyor. 8-9 saat aç kalıyorum bazen.

bunların birleşimi sonucu belimde ve göbeğimde bayağı fark oluşuyor.
pek göbeğim yok belki ondan çabuk değişiyordur bilemem.

ama aç kalınca bir "değişme" oluyor, onu belirtmek istedim.

(not: bayağıdır spor yapmıyorum ama sağlam bir spor geçmişim var, etkisi var mıdır bilmem.)

o rakamları nasıl hesapladın? zira yakıt tüketimi pek çok parametreye göre değişiklik gösterir. Şehir dışı 5,2'yi nasıl hesapladın? arabayı sen mi kullanıyordun bir başkası mı? ortalama hız kaç km'di? devirli mi kullanırsın yoksa devrinde vites değiştirir misin? kaç yıldır araba kullanıyorsun? o civarlar nereleri? arabada kaç kişi olacak? gibi soruların cevabına göre yakıt tüketimin değişir.

başka şeylere göre de değişir yakıt tüketimin; biriyle tanışırsın değişir, çabuk sıkılırsın değişir,harp olur değişir, darp olur değişir. neticede evdeki hesabın çarşıya uymaması için milyon sebep var.

1.4 diesel motorla 100 lira doldurup 90km/s ile 450-500km sehirdisi gidiyorum var sen hesapla